Öykü seçimi

Okul öncesi dönemde en önemli etkinliklerden biri de öykülerdir.
Hem öğretmenler hem de anneler olarak çocuğumuza öyküler anlatırız. Öykülerle hayal gücümüzü geliştirir, hiç yaşamadığımız yerlerde çok farklı kişilerle tanışır ve onların dünyasına dalarız. Aslında hayatımızın her anında öyküler vardır, bazen biz anlatırız öyküleri bazen dinleriz, bazen de yaşarız. Hayatımızda bu kadar önem verdiğimiz öyküleri minik çocuklarımıza anlatırken, eğitimciler veya anneler olarak kriterlerimiz:

- Çocuklarımızın yaş grubuna ve zihinsel gelişimine uygun olsun.
- Dili sade, anlaşılır ve akıcı olsun.
- Görsel olarak çocuğumuzun hayal dünyasını zenginleştirsin
- Pedagojik olsun, çocuğumuza bir mesajı olsun.
- Didaktik olmasın.
- Çocuğumuzu düşünmeye yönlendirsin.
- Çocuğumuzda merak uyandırsın.
- Gerçeklerden uzak olmasın.

Geçenlerde öğrencilerimle birlikte çocuk kitaplarını eleştirel düşünme yöntemiyle inceledik. Herkes bir çocuk kitabı seçti ve onu iyi ve kötü yönleriyle analiz etti. Çıkan sonuç içler acısıydı. İncelediğimiz kitaplar içinde birkaç kitap dışında çoğu çocuk kitabı çocukların gelişimini olumsuz etkileyecek kitaplardandı. İncelediğimiz kitapların bir kısmı eski, bir kısmı yeni kitaplardan oluşmaktaydı. Özellikle eski yıllarda yazılmış kitaplar, kurşun asker gibi çocukların dünyasına hitap etmeyen, şiddet içerikli ve belli bir mesajı olmayan özellikler taşıyordu. Anne babalar ve özellikle okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler lütfen çocuklarınıza bir öykü kitabı alırken bir defa okuyun ve düşünün, çocuğunuza neler kazandıracağını, hangi duyguları hissettireceğini.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

J.J. Rousseau- Emile


J.J Rousseau Fransız bir düşünür. Rousseau hakkında ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız http://tr.wikipedia.org/wiki/Jean-Jacques_Rousseau

Ünlü düşünür Rousseau  1762 yılında yazdığı Emile kitabında çocuk eğitimine dair çok güzel tespitlerde bulunmuş. Kitabı okurken düşündüğüm tek şey düşündüklerimi, çocuk eğitimine dair uygulamaya çalıştıklarımı Rousseau 1700'lü yıllarda fark etmiş ve benim için yazmış. Kitabı okurken kendimle yüzleşiyorum sanki, bu yönden beni çok etkileyen bir kitap.

"Herkes doğuştan iyi özelliklerle doğar" diyor düşünür. Bizim yapmamız gereken çocukla birlikte gelen güzel özellikleri geliştirme noktasında ona yardımcı olmak. Burada anne babalar doğruyu bilir ve çocuklarını da kendi doğrularıyla eğitir şeklinde bir anlayış yerine çocuğu özgür bırakmak ve bize ihtiyacı olduğunu fark ettiğinde destek olmak anlayışı hakim. 1700'lü yıllarda fark edilen problemler 21. yy da hala çözülemiyor, şaşırtıcı olan da bu.

Kitaptan bir kaç başlığı sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Yeni doğan bir bebeğin tamamen masum olduğunu ve kalbinde en ufak bir leke olmadığını kabul etmeliyiz”
“Çocuklarınıza hiçbir şey emretmeyin; hatta onların üzerinde en ufak bir otoriteniz olduğunu bile hissettirmeyin. Yalnız o kendinin size ihtiyacı olduğunu ve sizin o ihtiyaçları karşılayabilecek güçte olduğunuzu bilsin…” 

“Çocuklarınıza itaatin bir görev olduğu konusunda ikna etmeye çalışırken zor kullanma, tehdit savurma ya da daha kötü olan dalkavukluk ve vaatlere başvurmaktan uzak duramazsınız” 

“Çocuklarınız gün boyu oynuyor diye hiç korkmayın; çünkü oyun onları hayata hazırlar’ 

 “Çocukların eğitiminde ceza yöntemi rafa kaldırılmalıdır. 
“çünkü o kabahatin ne olduğunu bilmez, ona asla af dilettirmeyiniz; çünkü o sizi incitmeyi bilmez. Vicdan ve ahlak kavramlarını anlayamayacak yaştaki çocukları ahlaka aykırıdavrandı diye cezalandırmak ne derece doğrudur? Çocuğunu sıkı bir disiplin altında yetiştiren anne babalar bu satırları okuyunca benimle aynı görüşte olmadıklarını mırıldanacaklardır; ancak unutmayın ki bir çocuk ne kadar baskı altında kalırsa üzerindeki baskı kalktığında o kadar taşkınlaşır..."

Emile kitabı çocuk yetiştiren, çocukla ilgili herhangi bir alanda çalışan herkesin okuması gereken başucu kitaplarından biri. Kitabı okurken kendi kendime şunları soruyorum: ben çocuk olsam böyle davranılması hoşuma gider miydi, ya da ben çocuğumu yetiştirirken bu anlatılanları nasıl uygulayabilirim, ya da çocuk gelişiminde okuyan öğrencilerime bu düşünceyi nasıl zihinlerinde yerleştirebilirim?
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Neden okul öncesi dönem?

Okul öncesi dönem (0-6 yaş) insan hayatının en sihirli dönemidir. Hayata dair ilk bilgiler bu dönemde keşfedilir. Hayal gücü, yaratıcı düşünme becerileri en üst seviyededir. Doğduğu andan itibaren çevresindeki her şeyi öğrenmek ve anlamak için çaba sarf eden çocuğa nasıl yardım edebiliriz fikriyle yola çıkılan bir yolda bir anne ve çocuk gelişimi bölümünde ders veren bir akademisyen olarak bilgilerimi paylaşmaktan çok mutluyum. Aslında zihnimde o kadar çok var ki paylaşmaya yönelik ama herhangi bir plan yapmadan okul öncesine dair öğrendiklerimi, bildiklerimi sunmak istiyorum.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS